Arastirmada mavi yakali ve beyaz yakali çalisanlarin tükenmislik ile öfke yönetimleri arasindaki iliski incelenmistir. Kötü veya olumsuz sonuçlar doguran önemli bir kavram olan tükenmisligin, bireyin öfke yönetimi ile iliskisi ve en önemlisi nasil bir etki biraktigi bu çalismanin temel amaci olmustur. Arastirmanin örneklemini Kahramanmaras ilinde faaliyet gösteren tekstil firmalarindaki 150 (73 mavi yakali ve 77 beyaz yakali)çalisan olusturmaktadir. Arastirma verilerinin analizinde güvenirlik, frekans, korelasyon ve regresyon analizleri kullanilmistir. Arastirma sonucunda; tükenmislik ile öfke kontrolü arasinda pozitif yönlü düsük düzeyde, mavi yakali ve beyaz yakali çalisanlar açisindan bakildiginda ise mavi yakalilarda tükenmislik ile öfke kontrolü arasinda pozitif yönlü ve orta düzeyde anlamli bir iliski bulunmustur. Beyaz yakali çalisanlarda ise anlamli bir iliski bulunamamistir.

The myth of media imperialism (presumably engendered by the globalisation current) has motivated most less developed countries to adopt customised media policies geared towards cultural protectionism. In line with this protectionist movement, Nigeria has adopted a local content policy which, over the years, has militated for a national media output which is dominantly shaped according to its local cultural specificities. This policy which strongly urges endogenous broadcasters to thrive to attain a 100 percent local content has variously been assessed by media practitioners and ideologues. Using secondary sources and critical observations, this paper argues that, although laudable, the idea of resorting to local content regulation for cultural protection in the Nigerian media sphere has been poorly conceived. Government has so far failed to provide all the accompanying measures to secure the success of this policy. As conceived by Nigeria, the policy does not provide a comprehensive and clear cut definition of local program and Nigerianess. Also, the policy’s insistence on a 70-100 percent is utopian. It really overlooks the fact that Nigerian audiences have progressively become Westernised and logic will want media producers to pragmatically go for western or westernised media programs, so as to stay afloat.

Is sagligi ve güvenliginin temel amaci is kazasi ve meslek hastaliklarinin önlenmesi olmakla birlikte güvenlik iklimi isletmelerin maruz kaldigi dogrudan ve dolayli maliyetlerin de kök nedenidir. Bu nedenle, is sagligi ve güvenligine güvenlik iklimi olarak daha genis perspektiften yaklasmak uygun olacaktir. Çünkü güvenlik algilari olumlu olan çalisanlarin is kazasi yapma riskinin çok düsük oldugu tespit edilmistir. Bu baglamda disiplinler arasi bir çalisma alani olan is sagligi ve güvenliginde psiko-sosyal faktörlerin etkisinin arastirilmasi önemlidir. Bu çerçevede bu çalismada güvenlik iklimini etkileyebilecek demografik faktörlerle hiyerarsik kültür ve örgütsel özdeslesmenin etkisinin belirlenmesi amaçlanmistir. Arastirmanin örneklemini Ankara ilinde faaliyet gösteren bir Ortak Saglik ve Güvenlik Biriminden ortak hizmet alan firmalardaki çalisanlar olusturmustur. Analizler sonucunda güvenlik ikliminin cinsiyete, egitim durumuna ve is güvenligi egitimi alip almadigina göre farklilastigi, yasa ve deneyime göre farklilasmadigi tespit edilmistir. Ayrica degiskenler arasinda olumlu yönde anlamli iliskiler bulundugu, hiyerarsik kültürün güvenlik iklimini tamamen, örgütsel özdeslesmenin ise sadece yönetsel boyutu etkiledigi belirlenmistir. Sonuç olarak is sagligi ve güvenligi egitimlerinin farkindalik yarattigi tespit edilmis, ancak güvenlik ikliminin olusturulabilmesi için hiyerarsiye dayali bir kültürden ziyade daha otonom uygulamalar içeren uygulamalara ihtiyaç bulundugu, is sagligi ve güvenligi ile ilgili is ve islemlerin insan kaynaklari uygulamalariyla bütünlestirilmesinin daha uygun olacagi degerlendirilmistir.

Bir ülkenin ekonomik kalkinmasinda girisimcilik faaliyetlerinin kaldiraç etkisi oldukça önemlidir. Kadinlarin is hayatina katilim oraninin artmasi ile kadin girisimciligi toplumsal kalkinma için oldukça önemli bir konu olmustur. Kadin girisimcilerin, isletmelerini kurma asamasinda ve sonrasinda yasadiklari sorunlardan birisi finansman kaynaklarina ulasim zorlugudur. Çalismamizda kadin girisimcilerin finansman alternatiflerinin neler oldugu ve bu alternatiflere yaklasimlari incelenmistir. Çalismamiz, Türkiye genelinde gerçeklestirilmistir. Analiz sonuçlarinda, kadin girisimcilerin finansman kaynaklarini finansmana destek kuruluslar, dogrudan finansman saglayan kuruluslar ve kendi kaynaklari olmak üzere üç temel gruba göre degerlendirdikleri sonucuna ulasilmistir.

Bu çalismanin amaci, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hakkinda dünya çapinda genel geçerliligi olan siyasi partilerin dogus teorileri ve kurumsallasma teorileri çerçevesinde degerlendirmelerde bulunmaktir. Bu degerlendirmeyi yaparken genel kabul görmüs siyasi partilerin dogus teorileri ve Samuel P. Hutington tarafindan bilim dünyasina kazandirilan kurumsallasma ölçütleri kullanilmistir. Bu degerlendirmeden önce çalismada ilk olarak bugünün CHP’sini sekillendiren partilesme sürecine ve parti tarihine deginilmistir. Daha sonra degerlendirme ölçütleri çalisma içerisinde örneklerle desteklenerek aktarilmaya çalisilmistir. Son olarak ise belirtilen ölçütlere göre yapilan degerlendirmeler isiginda elde edilen veriler sonuç bölümünde aktarilmaya çalisilmistir.